27 Haziran 2015 Cumartesi

Gölge ve Dalgaların Savaşı - Birinci Bölüm: Gölge'nin Zaferi

Birinci Bölüm: Gölgenin Zaferi

Bir anda karanlık sardı etrafı. Khamul'un çığlının eşliğinde lavlar yükseliyordu Kıyamet Dağı'nın içerisinde, savaşın çığlıkları buraya kadar geliyor, karanlık iyice çöküyordu geceye. Tek Yüzük yeni Nazgul Efendisi'nin ellerinde, Frodo ve Samwise'ın cansız bedenlerinin üzerinden dışarı doğru çıkıyordu. Yüzüktayfı felbeast'ine atlayıp Barad-dur'a doğru uçmaya başladı. Hobbitlerin cansız bedeninin yanında tuhaf şekilli bir yaratık hüzünlü gözlerle uçan fellbeast'i izliyordu.

Nazgul tüm hızıyla uçtu Kıyamet Dağı'ndan Barad-dur'a doğru. Efendisinin emirlerini duyabiliyordu zihninde. Mordor’un her türlü boğuculuğunun arasından sıyrıldı ve tüm hızıyla uçtu. Karanlık Kule'nin girişinde fellbeast'inden indi ve hızla efendisinin ruhunun olduğu taht odasına doğru yürüdü. Tek Yüzük elinde ışıl ışıl parlıyor, adeta tüm parıltısına rağmen karanlık etrafında güçleniyordu. Yüzük, efendisine yaklaştığının farkında olmalıydı. Karanlık odaya girip dizlerinin üzerine çöktü Nazgul efendisi ve Tek Yüzük'ü havaya doğru kaldırdı. Sauron'un karanlık ruhu Yüzük'ün etrafında toplandı ve karanlık Yüzük'ü havaya kaldırırken efendisinden gelen bir emirle derhal geri çekildi Khamul. Karanlık fısıltılar eşliğinde efendisinin ruhunun Tek Yüzük'ün etrafında şekillendiği gördü ve çok geçmeden Yüzüklerin Efendisi Sauron Mairon, bir zamanların Annatar'ı, tekrar bedenleşmiş haliyle kapkaranlık bir şekilde bekledi. Derhal zırhının getirilmesini emretti.

Hizmetkarları zırhları getirirken ve kartallar ork orduları üzerinde gezinip dehşet saçarken Sauron Khamul'a derhal savaşa dönmesini emretti ve zırhını kuşandı.

Barad-dur'da bekleyen yüz askeriyle birlikte o da hizmetkarının peşinden gitti ve ihtişamlı zırhıyla birlikte Son İttifak'taki halinden farkı olmadığının bilincinde olarak, devasa miğferinin ardında gülümsedi. Karanlık onu sarmaladı ve Mordor daha da bir karanlığa gömüldü. Göklerin ardında görünen o tek yıldız bile zehirli bulutların arına saklandı ve Sauron’un ayak sesleri Gorgoroth boyunca yankılandı.

Kara Kapı’nın ardında da karanlık hakimdi, orklarının oluşturduğu karanlığın ortasında ışığın son hüzmeleri de parlıyordu. Karanlıklar Efendisi adım adım yürüdü savaşın kalbine doğru. Orklar arkalarında dönüp baktıklarında ve efendilerini gördüklerinde şaşkınlıkta oldukları yerde kalakaldılar. O an fırtına sustu ve bir kapının kapatılması gibi tüm rüzgarlar durdu sanki.

Orklar titriyordu, İnsanlar ise daha çok. Batı’nın İnsanları sanki batı rüzgarına kapılan yapraklar gibiydi. Üzerlerine Anduin’in en soğuk suları dökülmüş gibi görünüyorlardı. Sauron zırhının izin verdiği ölçüde bir hızla ve tüm korkutculuğuyla yürüdü onlara doğru. Olórin kılıcı Glamdring’i sıkı sıkı kavramış onu bekliyordu. Gözlerinden süzülen birkaç yaş vardı. Yanında Elessar dedikleri Aragorn duruyor, arkasından bir elf ve bir cüce adım adım yaklaşıyorlardı.

“Çok sevgili Hobbitleriniz öldü.” dedi Sauron, tok ve kalın bir sesle. Etrafa öyle bir sessizlik çökmüştü ki, Sauron’un sözcükleri Gondor’a kadar bile ulaşmış olabilirdi. Sauron miğferini çıkardı ve turuncuya çalan parlak saçlarını ortaya döktü ve en sinsi gülümsemelerinden birini bahşetti. “Orta-Dünya’nın tek hakimi artık benim. Hepiniz burada öleceksiniz.”

“Sauron...” diyebildi Gandalf. “Neler olacağını biliyorsun, eğer şimdi teslim olmazsan.”

“Ya neler olacakmış yaşlı bunak? Görünüşün beni iğrendiriyor. Dönüşecek daha iğrenç bir yaşlı bulamadın mı Olórin?” Sauron gürzünü yere doğru serbest bıraktı ama tutmaya devam etti. Miğferi de diğer elinde duruyordu. Gandalf dehşetli bir ifadeyle ona bakmayı sürdürüp devam etti:

“Batı’dan gelecekler Sauron, efendin için geldikleri gibi.” Glamdring’i tekditkar bir şekilde tuttu. Sözleri havada asılı kalmışken, Sauron dudaklarının sadece bir tarafını kaldırarak gülümsedi.

“Ben Yüzük’ümü geri almadan gelmeleri gerekirdi. Ne kadar da yazık oldu.” Miğferini geri taktı, konuşma vaktinin artık bittiğini düşünüyordu. Son sözleri İnsanlar’ın arasında olduğu gibi orkların arasında da dehşet uyandırdı: “Hepiniz öldürmeden önce senden almam gereken bir şey var sevgili Olórin. Güzeller güzeli Narya’yı ortaya çıkarmanın vakti gelmedi mi?”

O an yerle gök birbirine girdi ve orkların çığlıkları Nazgûllarınkine karıştı. Sauron büyük bir hızla orklarıyla beraber İnsanlar’ın üzerine çullandı ve Gandalf Glamdring’iyle savaş pozisyonu aldı. Ancak ona biraz yaklaşmışken Sauron durdu. Ellerini kaldırdı ve Gandalf acı içinde bağırdı.

O sırada ise savaş etraflarında tüm gücüyle cereyan etmeye devam ediyordu. Kılıçların şıngırtısı, İnsanların ve orkların çığlıklarının yarattığı karmakarışık bir cümbüş ve yayılan korkunun kokusu etraflarını sarıyordu.

Sauron çok yavaş adımlarla Gandalf’a doğru yürümeye başladı. Gandalf çektiği acıdan dolayı Glamdring’i düşürdü. Parmağındaki Yüzük parlamaya başlamıştı. Ah Narya, diye düşündü Sauron. Onu eline almanın hayaliyle tutuştu. Bu sefer o kadar yakındı ki...

Gandalf’ın zihnine uzandı. Büyücünün parlak zihnine karanlık olarak yayılmaya başladı. Onu ele geçirmeyi deniyordu. Tüm benliğini. Eğer yapabilirse onu ölüler diyarına yollayacak ve ordan geri getirecekti. Elbette bu Eru Ilúvatar’ın daha önceki müdahalesi gibi olmayacak Gandalf bir tayf olarak yükselecekti. Ama beklediği gibi olmadı. Gandalf’ın zihni karanlığa direndi, anlaşılan cüceler gibi o da teslim olmayacaktı.

Öyleyse yapılacak tek bir şey kalıyor, diye düşündü Karanlık Lord. Yüzük’ü geri almak.

Khmaul’a seslendi zihniyle, Gandalf zor durumdayken ona saldırmasını emretti. Khamul emre itaat etti ve derhal felbeast’iyle üstadının yakınlarına kadar konup aşağı indi. Korkunç çığlığıyla birlikte büyücüye hamle yaptı ve bıçağıyla onu karnından yaraladı. Gandalf acı içinde yere düştü ve adını haykıran pek çok ses duyuldu: “GANDALF!”

Sauron seslere kulak asmadı ve üzerine doğru gelen Elf, Cüce ve arkasındaki sekiz-dokuz İnsan’a gürzünü savurdu, Tek Yüzük güçlüce parladı ve önüne gelen İnsan’a çarpmasının etkisiyle büyüsü yayılarak diğerlerini de etkiledi ve hepsi metrelerce öteye uçtular.  Hiç kimse ona saldırmaya cüret edemezken eğildi yere doğru Sauron, karanlık miğferinin ardından yerde kıvranan büyücüye baktı. Yüzündeki dehşet ifadesi her şeyi anlatıyordu. “Bakalım Eru bu defa seni geri yollayacak mı? Kaybettin, büyücü. Orta-Dünya artık benim, sadece benim! Karşımda kimse duramayacak!” Khamul’dan Morgul Bıçağı’nı aldı ve kalbine sapladı ve parmağından Narya’yı çıkardı. “GANDALF!” diye bir nida onu takip etti ve Elessar ileri atılarak Sauron’a saldırmaya çalıştı. Sauron gürzünü kendine savunma olarak kaldırdı ve Elendil’in kılıcı gürze çarparak tiz bir ses yarattı.

“Elessar.” dedi Sauron. Gülümsese de miğferinin ardından bu belli olmuyordu. Aragorn herhangi bir karşılık vermedi. Böylece ona saldırmaya başladı, Sauron’sa sadece eğleniyordu onunla, dansına ayak uydurdu ve bir bir İnsanlar düşerken Aragorn’a, sarı saçlı taze Rohan Kralı Éomer de katıldı. Sauron, Göz’üyle hepsini görmüştü, hepsini biliyor ve tanıyordu.

Artık sıkıldığını fark ettiğinde elleriyle bir şok dalgası meydana getirdi ve ikisi de şaşkınlıkla geri doğru çekildiler. “Narsil bu defa seni kurtaramayacak.” dedi. “Kimse seni kurtaramayacak.” Ve gürzü bir kez daha ileri atılırken Tek Yüzük tüm gücüyle parıl parıl parladı, efendisine döndüğü için mutluydu ve tüm güç potansiyelini sergiliyordu adeta.

Gürz yıldırım gibi indi Aragorn’un üzerine. Sanki Tulkas’ın yumruğunu yemiş gibi uçtu geriye metrelerce, büyünün etkisiyle Éomer de ona katıldı ve birkaç Rohanlı ve Gondorlu daha. Sauron az ötede iki Hobbit’in cesedini daha gördü ve savaşın neredeyse bittiğini fark etti.


Çember daraldı ve İnsanlar’ın dünyası o gün, oracıkta çöküverdi. Gölge zaferini ilan etti ve Orta-Dünya’nın elinden son ışık da böylece koparılıp alınmış oldu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder