17 Mayıs 2014 Cumartesi

Valinor'dan Hikayeler - Bölüm 3: Nelyafinwë

--Bölüm 3: Nelyafinwë--

    Kuzgun siyahı saçları omzundan aşağı dökülen Fëanor aralarına en son katılan en büyük oğluna baktı. İçi sızladı, kalbi titredi adeta.
"Silmariller yeni yuvalar buldular kendine Atar." dedi Maedhros. Gözlerinden kristal parlaklığında yaşlar döküldü hafif hafif yanağına doğru. Kızıl saçları karanlıkta parlıyordu ay ışığı misali. Fëanor bir şey demedi. Yüreği karaydı. Yüzü gölgeliydi. Ne diyebilirdi ki? Oğulları almışlardı silmarilleri en sonunda ama ellerini yakmıştı. Manwë'nin kutsaması buraya kadardı. Onun kadar büyük bir sahtekar yoktu Arda üzerinde.
    Curufin, Celegorm ve Caranthir eğdiler başlarını. Onlar da tek kelime edemediler ve sessizlik çöktü gece misali aralarına. Son gelene dek tıkılıp kalmışlardı Mandos'un salonlarına, şimdi silmariller üç tarafa dağılmış sahipsizce dolaşıyorlardı. Mandos biliyordu Son'da neler olacağını. Fëanor'un silmarilleri Yavanna'ya vereceğini...
    Maedhros çöktü olduğu yere. Gözyaşları kurudu gözünde. Kardeşi takıldı aklına. Maglor hala gelmemişti. Silmaril onun da elini yakmıştı, acı içinde olmalıydı şimdi. Demek kıymamıştı canına ama neler yapıyordu acaba Orta-Dünya'nın kıyılarında?
    Ayağa kalkıp arkasını döndüğünde iki yüz gördü kendisine bakan. Kuzguni saçlara sahip iki Noldorin daha. Gözleri hüzünle bakıyordu elbette. Karanlığın içinde ufak ufak yıldız ışıkları serpiliyordu üzerlerine. Zaman zaman gölgelense de Maedhros bu iki yüzü iyi tanıyordu. Babası ve kardeşleri oldukları yerde bekleşirken Fingon ve Fingolfin usulca geldiler Maedhros'un yanına. "Üzgünüm." diyebildi Fingon sadece. "Çok üzgünüm dostum."
    "Finwë'nin intikamını alamadım belki ama Nelyafinwë ihanete uğradı." dedi Maedhros. "Silmarilleri alıkoydular. Morgoth'un ekmeğine yağ sürdüler."
    "Sen elinden geleni yaptın." dedi Fingolfin usulca. Sesi fısıltıdan daha güçlü olsa da bir fısıltıyı andırıyordu. "Morgoth'un yalanları hepimizin sonunun burada olmasına yol açtı. Morgoth şimdi Boşluk'ta. Finwë'nin soyu en azından biraz huzur bulabilir."
    Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu Maedhros aradan ama Mandos'un Salonları'ndan serbest bırakıldı ruhu. Çayırlar üzerinde bir başına yürüdü Maedhros. Aklında sadece annesi vardı. Orta-Dünya'ya gidip kardeşini göremezdi. Babasını kederiyle başbaşa bırakmalıydı. Kardeşleri de bir o kadar kederlilerdi. Aslında Valar'ın yanına bile yaklaşmak istemiyordu. Noldor'u terk eden tanrıları görmek istemiyordu. Vasá gökte yavaşça yükselirken Lorien ormanının içine girdi ve adım adım yürümeye başladı. Çıplak ayakları çimenleri ezerken Valimar'ın uzun zaman önceki görüntüsü aklını kurcalıyordu. Ellerini yokladı. Bir yandan kaybettiği eline bakıyor bir yandan da silmarili tuttuğu avcunun içinde kutsal mücevheri hayal ediyordu. Eline değen ateşin yakıcılığını düşününce irkildi. Sayısız Gözyaşı Savaşı'nda ya da daha öncelerinde ateşle imtihan edildiği olmuştu. Orkların ateşli oklarıyla mücadele etmişti. Sıcak ne demek biliyordu ama o acı bambaşkaydı. Sanki derinlerden Eru'nun Gizli Alevi bizzat avcunun içinde yanıyor, Ungoliant tüm zehrini akıtıyordu hunharca. Güneşi tutuyordu sanki ellerinde. Gerçi güneşi tutsa daha az yanardı eli. Arien'in gözlerine baksa daha az acırdı gözleri. Ateş çukuru gözlerinin önündeydi. O anki deliliğini hatırlıyordu.
    "Ey Iluvatar, ya yeminimi tutmasaydım? O zaman ne olacaktı? Neden bizden esirgendi kutsal mücevherler? Elleri benden kirli olanların ellerini neden yakmadılar?" Maedhros göğe bakıp konuşmuştu ve adımlarını bitirmişti. O sırada ileriden ayak sesleri işitti ve o yöne dönüp baktığında kalbindeki tüm Aman ateşi yeniden alevlendi.
    Bu Nardanel'di. Annesi.
    "Amil." diyebildi Maedhros sadece. Gözleri nemlendi. Kızıl saçlarını aldığı annesi karşısında duruyor, gözleri nemden parlıyor ve yüzü kızarıyordu. Yavaş adımlarla yaklaştı oğluna. Kızıl saçları aynı tondaydı adeta. Gözyaşları birikip birikip ikisinin de yanaklarından aşağı süzüldü. Maedhros çöktü olduğu yere. Kaldıramadı başını. Bakamadı annesinin gözlerine. "Ah amil..."
    "Maitimo'm benim." dedi annesi. Bir elini oğlunun başına koydu. "İlk oğlum..."
    Maedhros kendinde ayağa kalkacak gücü bulamadı ama elini annesinin elinin üzerine koydu. "Oğlun geri döndü amil. Ama boş ellerle."
---
Notlar:

Amil: Anne
Atar: Baba demektir Elfçe.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder